6.Sınıf 3.Ünite

www.dindefterim.com

Zararlı Alışkanlıklar

Dinimizde insana zarar veren alkol, kumar, sigara, uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklar yasaklanmıştır. Bu kötü alışkanlıkların maddi, manevi, ruhsal, bedensel vb. birçok yönden insana zararları bulunmaktadır. Bu tür kötü alışkanlıklardan uzak durmalı, bu konuda bilinçli olmalıyız.

► ALKOL

Alkolün beden sağlığına zararları:
• Beyin ve sinir sistemini etkileyerek bilinç kaybına, görme ve konuşma güçlüğüne neden olur
• Karaciğer, mide ve kalp sağlığını olumsuz etkiler

Alkolün akıl ve ruh sağlığına zararları:
• İnsanın iradesini zayıflatır, karar verme yeteneğini olumsuz etkiler
•İnsanı bilinçli, sağlıklı ve mantıklı düşünmekten alıkoyar

Alkolün topluma, çevreye ve ekonomiye zararları:
• Alkollü bir sürücü vücut hareketlerini kontrol edemediği için trafik kazalarına sebep olur
• Bu kazalar ölüm veya sakat kalmalarla sonuçlanabilir
• Ülke ekonomisini zarara uğratır
• Şiddete, kavgaya, kırgınlıklara, aile içi geçimsizliklere sebep olur

Anayasanın 58. maddesi: Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır

Alkole başlamadaki etkenler:
» Alkolün sorunları unutturduğunu sanmak
» Çevremizde alkol kullanan kişileri kötü örnek olması
» Kötü arkadaş çevresi

Alkol kullanmak, dinimizce HARAMdır.

Araştırma: Yakın tarihlerde ABD’li bilim insanları, alkol bağımlılığının, beyinde hasar oluşturarak gen mekanizmasını karıştırdığını belirlediler. Kronik alkol bağımlılığının, virüsün bilgisayarda bıraktığı tahribat gibi beyinde tahribata yol açtığını ortaya çıkaran bilim insanları, alkol kullanan insanların beyinlerindeki kritik bölgelerde moleküler seviyede program değişikliği meydana geldiğini belirttiler. Beynin üst tarafını oluşturan kabuk bölgesinde yapılan araştırma, alkolün, beynin sağlıklı düşünme ve karar verme konusunda en kritik bölgesini oluşturan bu kısımda büyük hasar meydana getirdiğini ortaya çıkardı.

“Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah’ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?” Maide suresi, 90, 91. ayetler

“Çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır.” Hz. Muhammed (s.a.v.)
“İçki bütün kötülüklerin anasıdır.” Hz. Muhammed (s.a.v.)

► SİGARA

Zararlı alışkanlıklardan birisi de sigara içmektir. Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) istatistiklerine göre dünyada ölüme yol açan sebepler arasında sigara ilk sırada yer almaktadır. Sigarada vücuda zarar veren birçok kimyasal madde bulunur. Bunların içinde en tehlikelisi karbonmonoksittir. Bu madde, arabaların egzoz gazının aynısıdır. Ayrıca sigarada bulunan nikotin isimli madde bağımlılık yapar.

Sigaranın beden sağlığına zararları:
• Sigarada vücuda zarar veren bir çok kimyasal madde bulunur. Bunlardan en tehlikelisi karbonmonoksittir. Bu madde, arabaların egzoz gazının aynısıdır.
• Sigaradaki nikotin bir çok uyuşturucu gibi bağımlılık yapar.
• Sigarada bulunan katran akciğer kanserine ve kronik bronşite yol açar.
• Sigara damar sertliğine, ağız ve boğaz kanserine, kalp hastalıklarına sebep olur.

Sigaranın ekonomiye ve topluma zararları:
• Sigara içen kişi, çevresinde bulunanları da pasif içici durumuna düşürür ve onların sağlığına zarar verir.
• Sigaranın külü, dumanı, izmariti çevre kirliliği oluşturur.
• Sigara içmek ülke ekonomisine, aile bütçesine ciddi zararlar verir.
“Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın…” Bakara suresi, 195. ayet

► UYUŞTURUCU

İnsanın davranışlarında, düşüncelerinde, duygularında anormal değişiklikler meydana getiren tabii ve sentetik maddelere uyuşturucu madde denir. Uyuşturucu maddelerin başlıcaları afyon, esrar, eroin ve kokain, morfindir.

Uyuşturucunun beden sağlığına zararları:
• Sinir sistemini yıpratır. Gerginlik, sinirlilik, uykusuzluk gibi durumlara yol açar.
• Mide ve bağırsak hastalıklarına, kansızlığa, deride sivilcelerin ve yaraların ortaya çıkmasına sebep olur.

Uyuşturucunun ruh sağlığına zararları:
• İnsanın sağlıklı düşünmesini, aklını ve iradesini kullanmasını engeller.
• Bilinçsiz davranışlar göstererek önce kendisine, sonra da yakınlarına, arkadaşlarına ve topluma maddi-manevi zararlar vermesine neden olur.
“Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın.” (Bakara suresi, 195. ayet)
“Hastalık gelmeden önce sağlığın, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin ve ölüm gelmeden önce hayatın değerini bilin…” Hz. Muhammed (s.a.v.)

► KUMAR OYNAMAK

Kumar, ortaya belirli bir para veya mal konularak oynanan, tarafların birini kazandırırken diğerini kaybettiren talih oyunlarına denir. Kumar oynamak dinimizce kesinlikle haramdır. Kumarda alın teri dökülmeden, emek harcanmadan elde edilen bir haksız kazanç ya da kayıp söz konusudur. Oysa dinimiz tembelliği, hileyi, haksız kazancı yasaklamış, çalışarak ve emek harcayarak kazanç elde etmeyi öğütlemiştir.

Kumar oynayan kişiler hiçbir zaman bu durumdan kazançlı çıkmazlar. Çünkü kazanmanın bir de kaybetme tarafı vardır. Bugün kazanan yarın kaybedebilir. Kişi kaybettikçe daha da hırslanır. Kazanmak için tekrar oynar. Bu böylece devam eder ve sonunda kişi maddi-manevi yönden birçok yıkımlara uğrar. Kumar oynayan kişi sadece para kaybetmez, zamanını da boşa geçirmiş olur. Oysa insan Allah’ın kendisine verdiği zaman nimetini en iyi şekilde ve Allah’ın Kur’an’da gösterdiği ilkeler çerçevesinde değerlendirmelidir.

Peygamberimiz zamanında bir kişi arkadaşlarına “Gelin kumar oynayalım” diye davette bulundu. Bu sözü duyan Peygamberimiz, o kişiye, söylediği bu kötü sözden dolayı affedilmek için sadaka vermesini tavsiye etti.

Kumarın zararları:
• Kumar, borçlanmaya neden olur ve aileleri ekonomik olarak sıkıntıya düşürür.
• Kumar, çalışarak kazanmak yerine tembelliği ve hileyi teşvik eder.
• Kumar, kin ve düşmanlık tohumlarının atılmasına neden olur.
• Kumar, oynayanların ruh sağlığını bozar.
• Kumar, sağlığı bozar ve zaman israfına sebep olur.
• Kumar, aile düzenlerini bozar, yuvaları yıkar.

“Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah’ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?” Maide suresi, 90, 91. ayetler

“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin…” Nisa suresi, 29. ayet
“Aranızda birbirinizin malını haksız yere yemeyin…” Bakara suresi, 188. ayet
“En değerli kazanç, kişinin kendi elinin emeğiyle kazandığıdır.” Hz. Muhammed (s.a.v.)
“İnsanların çoğu iki nimetin değerini takdir etmezler (bilmezler). Bunlardan biri sağlık, diğeri boş zamandır.” Hz. Muhammed (s.a.v.)
“Hiç kimse el emeğiyle kazandığından daha hayırlı bir lokma yememiştir.” Hz. Muhammed (s.a.v.)

Zararlı Alışkanlıklara Başlama Sebepleri

Zararlı alışkanlıklara başlamada aile ortamı, cahillik, arkadaş çevresi, merak vb gibi faktörlerin hepsi ayrı ayrı etkilidir. Bunların etkilerini aşağıda değerlendirdik.

Aile Ortamı: Sağlıksız, düzensiz ve ilgisiz aile ortamında yetişen çocuklar kötü alışkanlıklara daha kolay yönelirler.

Bilgisizlik: Kişinin bu konuda iyi bir eğitim almamış olması, kötü alışkanlıklara yönelmesine sebep olur.

Arkadaş Çevresi: Arkadaşlar birbirlerinden etkilenirler. Kötü alışkanlıkları olan bir kişiyi arkadaş edinen kimse, arkadaşından etkilenir ve zamanla o kötü davranışları kendisi de yapmaya başlar.

Kitle İletişim Araçları: Kitle iletişim araçlarındaki özendirici görüntüler, reklamlar, fotoğraflar, yazılar, filmler ve diziler, internet ortamındaki siteler gençlerin kötü alışkanlıklar edinmelerini teşvik eder.

Özenti ve Taklit: Arkadaşlarına özenme, onlar gibi olma isteği ve kendini kanıtlama duyguları da kötü alışkanlıklara başlama nedenlerindendir. Aynı zamanda çocuklar da, büyüklerini ve sevdikleri insanları taklit ederler.

Kişilik Özellikleri: Meraklı olmak, heves ve irade zayıflığı da kötü alışkanlıklara başlama nedenlerindendir. Bazı kişiler alkolün, uyuşturucunun nasıl bir şey olduğunu ve tadını merak ederler. Bunları kullanmak isterler ancak bu maddelerin bağımlılık yaratacağını düşünmezler. Önceleri tek tük şeklinde, küçük kaçamaklarla başlayan alkol ve kumar hevesi, zamanla bağımlılık yapar ve daha büyük boyutlara ulaşır. Böylelikle yarattığı sorunlar da büyür.

“İyilerle dost olmayan kötülere komşu olur.” Mevlana Celaleddin-i Rumî
“Üzüm üzüme baka baka kararır.” Atasözü

“Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” Atasözü

Zararlı Alışkanlıklardan Korunma Yolları:

Birey olarak bize düşen görevler:

• Kötü alışkanlığı olan arkadaşlardan ve kötü alışkanlıkların olduğu yerlerden uzak durmalı, boş vakitlerimizi spor yaparak, kitap okuyarak değerlendirmeliyiz.
• Ailemize bağlı olmalı, sıkıntılarımızı ve sorunlarımızı aile büyüklerimizle paylaşarak onların tecrübelerinden ve bilgilerinden yararlanmalıyız.
• Televizyon, gazete, film, internet, pc oyunu vb iletişim araçlarında yer alan sigara, alkol, uyuşturucu ve diğer kötü alışkanlıkları özendirici görsel, işitsel yayınlardan kaçınmalıyız.

Biz birey olarak kendimizi her türlü kötü alışkanlıklardan korumalıyız. Ayrıca kötü alışkanlığı olanları da uyarmalıyız. Çünkü kötü alışkanlıklar sadece bireye değil, o bireyin veya bireylerin davranış bozuklukları aracılığıyla toplum huzuruna da zarar verir. Yüce Allah bu konuyla ilgili Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: “Onlar Allah’a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler, kötülükten alıkoyarlar. Hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar iyi insanlardandır.” Âl-i İmran suresi, 114. ayet.

Ailemize düşen görevler:

• Aileler çocuklarına küçük yaştan itibaren iyi bir eğitim ve terbiye vermelidir.

“Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha değerli ve üstün bir miras bırakamaz.” Hz. Muhammed (s.a.v.)

• Aileler çocuklarına davranışlarıyla örnek olmalıdır.
• Aileler çocuklarının arkadaş çevresinden, yaptıkları işlerden, gittikleri yerlerden haberdar olmalı, yanlışlarını gördüklerinde uygun bir dille uyarmalı, baskıcı olmamalıdır.

Devletimize düşen görevler:

Anayasamızın 58. maddesinde “Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.” ifadesi yer alır. Devletimiz bu yasa gereğince çalışmalar yapar. Bunlar;

• Küçüklere sigara ve alkol satışını yasa ile engellemiştir.
• Öğrencileri kötü alışkanlıkların zararları hakkında bilinçlendirmek, onları bu tür kötülüklerden korumak için okullarda eğitici çalışmalar yapar.
• Alkol içilen yerlerin eğitim kurumlarına yakın açılmasını yasa ile engellemiştir.
• Uyuşturucu satışını yasa ile engellemiştir.
• Gençlere güzel alışkanlıklar kazandırmak amacıyla spor alanları, kütüphaneler, tiyatrolar açar, buralarda çeşitli sportif ve kültürel faaliyetler düzenler.

► Kul Hakkı

Başkalarına maddi-manevi zarar verecek bir söz söylemek veya davranışta bulunmak, kul hakkı yemektir. İnsan hakları kapsamına giren her şey, aynı zamanda kul hakkı kapsamına da girer. Kul hakkı yemek hem kişiye hem de topluma maddi ve manevi zararlar verir. Bu sebeple dinimiz kul hakkı yemeyi yasaklamıştır. Çünkü dinimiz birbirimizin haklarına saygı göstermemizi ve kul hakkı yemekten kaçınmamızı ister.

“Ancak insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere ceza vardır. İşte acıklı azap bunlaradır.” Şura suresi, 42. ayet
“Aranızda mallarınızı haksız yere yemeyin.” Bakara suresi, 188. ayet
“Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helalleşsin! Çünkü ahirette altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar kendi sevaplarından alınır. Sevapları olmazsa, hak sahibinin günahları buna yüklenir.” Hz. Muhammed (s.a.v.)

Kul Hakkı Yemek Hangi Şekillerde Olur?

• Başkalarına zarar vererek kul hakkı yemek: Hırsızlık, yankesicilik ve hile yapmak, eksik ölçüp tartmak, yalan söylemek, iftira atmak, dedikodu yapmak, alay etmek, başkalarının özel hayatını araştırmak, lakab takmak, çevreye zarar vermek, görevini ihmal etmek…
• İçki, uyuşturucu, kumar, sigara gibi kötü alışkanlıklar sağlıklı yaşam hakkını olumsuz etkilediği için kişinin hem kendisine, hem de topluma zarar veren hak ihlalleridir.
• Ana-baba hakkı: Anne- babanın sözünü dinlememek, tavsiyelerine uymamak, onlara isyankar davranmak kul hakkı ihlalidir.
• Komşu hakkı: Komşuluk ilişkilerinde dikkatsiz davranmak, gürültü yaparak, bahçeyi ve ortak kullanım alanlarını kötü kullanarak komşuları rahatsız etmek kul hakkı ihlalidir.
• Toplumsal hak ihlalleri: Trafik kurallarına uymamak, kaçak elektrik veya su kullanmak, vergi kaçırmak, rüşvet almak-vermek, torpil yapmak, soygunculuk yapmak, devlet malına zarar vermek kul hakkı ihlalidir.Kul Hakkı Yiyen Kişi Ne Yapmalıdır?Kul hakkı ihlalinde bulunan biri, hakkını yediği kişiyle helalleşmeli, ondan özür dilemeli ve Allah’a tövbe etmelidir. Peygamber Efendimiz bu konuda şöyle buyurmuştur: “Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helalleşsin! Çünkü ahirette altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar kendi sevaplarından alınır. Sevapları olmazsa, hak sahibinin günahları buna yüklenir.”


Hz. Yahya (a.s.)

Hz. Yahya (a.s.) İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden olup Zekeriyya aleyhisselamın oğludur. Annesinin ismi Elisa’dır. Elisa İmran’ın kızıydı. Hristiyanlar Elisa’ya “Elizabeth” derler.

Allahü teâlâ, onu babası Zekeriyya aleyhisselamın duası üzerine ihsân etti. Zekeriyya aleyhisselam doksan dokuz veya yüz yirmi yaşına geldiği halde neslini devâm ettirecek bir evlâdı yoktu. Hanımı da doksan sekiz yaşındaydı. Gerek kendisinin, gerekse hanımının çocuk sâhibi olma yaşları geçmişti. Fakat içine evlâd sevgisi düşüp kendisine sâlih bir evlâd ihsân etmesi için Allahü teâlâya dua etti. Allahü teâlâ Zekeriyya aleyhisselamın duasını kabul etti. Zekeriyya aleyhisselam odasında namaz kıldığı sırada Cebrâil aleyhisselam ona şöyle nidâ etti: “Yâ Zekeriyya, muhakkak Allahü teâlâ sana kendinden gelen bir kelimeyi (İsa aleyhisselamı) tasdik edici ve kereminin seyyidi ve nefsine hâkim ve sâlihlerden bir peygamber olmak üzere Yahya’yı müjdeliyor.” Bu husus Âl-i imrân sûresi 38-39. âyetlerinde bildirilmiştir.

Zekeriyya aleyhisselamın ihtiyar olan hanımı hâmile kaldı ve belirli müddetten sonra Yahya aleyhisselam doğdu. Rivâyete göre Yahya aleyhisselamın doğumu ile İsa aleyhisselamın doğumu aynı seneye rastlamaktadır. Doğumundan îtibâren fevkâledelikler içinde olan Yahya aleyhisselam babası Zekeriyya aleyhisselamın nezâretinde yetişti. Küçük yaşta Tevrat’ı okumaya ve hükümlerini anlamaya başladı. Zâten Allahü teâlâ tarafından ona küçük yaşından îtibâren hikmet ihsân edildiği, Tevrat’ı okuyup hükümlerini anlama kâbiliyeti verildiği bildirilmiştir. Tevrat’ı ve hükümlerini küçük yaşta öğrenmiş olan Yahya aleyhisselam bâzan Beyt-ül Makdis’te (Mescid-i Aksa) bâzan da tenhâ ve ıssız yerlerde Allahü teâlâya ibâdet ve tâatla meşgul olurdu.

Öğrendiklerini İsrailoğullarına anlatır, onları Allahü teâlânın emirlerini yapmaya yasaklarından kaçınmaya dâvet ederdi. Gâyet mütevâzî ve sâde bir hayat yaşar, kıldan elbise giyer, arpa ekmeği yerdi. Dünyâya gönül vermezdi. Gece gündüz Allahü teâlâya ibâdet eder, Allah korkusundan dolayı çok ağlardı. Göz yaşları sebebiyle nûrlu yüzü yara olurdu.

Yahya aleyhisselam rüşd (olgunluk) çağına ulaştığı zaman, kendisine Allahü teâlâ tarafından peygamberlik emri bildirildi. İlk önce Musa aleyhisselamın bildirdiği dînin esaslarına uyması ve Tevrat’ın hükümlerini insanlara tebliğ etmesi emredildi. İsa aleyhisselama İncîlnâzil olup, Tevrat’ın hükmü kaldırılınca İsrailoğullarını İncîl’in emir ve yasaklarına uymağa çağırdı. Daha sonra Şam’a giderek insanları hak dîne dâvet etti.

Yahya aleyhisselamın dâvetini kabul edenler olduğu gibi, türlü bahânelerle ona karşı çıkanlar da oldu. Peygamberlerin mucizelerini gördükleri hâlde onlara inanmayıp, karşı çıkan ve birçok peygamberi şehit eden İsrailoğulları İsa aleyhisselama karşı çıkıp onu şehit etmek istediler. Allahü teâlâ İsa aleyhisselamı göğe kaldırdıktan sonra Yahya aleyhisselam İncîl’in hükümlerini insanlara anlatmaya devâm etti. Zâlim Yahudi Hükümdârı Herod’un torunu Birinci Herod, hazret-i Yahya’ya iyi muâmelede bulunurdu. Kendi kardeşinin kızı veya hanımının önceki kocasından bir kızı vardı.Yahudi hükümdârı Birinci Herod bu kızla evlenmeyi ve nikâhlarını Yahya aleyhisselamın yapmasını istedi. Yahya aleyhisselam böyle bir evliliğin hazret-i İsa’nın tebliğ ettiği İncîl kitabında yasaklandığını ve böyle bir nikâhın imkânsız olduğunu bildirdi. Bu duruma içerleyen kızın annesi, Yahya aleyhisselamın öldürülmesini istedi.

Yahya aleyhisselama karşı iyi niyet sâhibi olan birinci Herod da kadının ve kralla evlenmek isteyen kızının isrârı üzerine Yahya aleyhisselamın yakalanıp getirilmesi veya öldürülüp, başının getirilmesini adamlarına emretti.

Herod’un adamları Yahya aleyhisselamı yakalayıp, başını kesmek sûretiyle şehit ettiler. Başka bir rivâyette de yakalayıp getirdiler. Herod kendisi başını kesmek sûretiyle şehit etti. Kesilmiş olmasına rağmen Yahya aleyhisselamın başı mucize olarak: “Bu kızı almak sana helâl değildir.” diye defâlarca söyledi. Allahü teâlâ Yahya aleyhisselamın intikâmını almak için onların başına bâzı musîbetler gönderdi. Bâzı rivâyetlerde Herod ve evlenmek istediği kızı, Karun gibi yerin yuttuğu bildirilmektedir.

Yahya aleyhisselam şehit edildiği zaman otuz dört yaşlarında bulunuyordu. Yahya aleyhisselamın mübârek bedeninin parçaları, başka başka şehirlerdedir. Başı ise Şam’daki Ümeyye Câmiindeki türbededir.

Yahya aleyhisselam sûret itibariyle zamânındaki insanların en güzeli ve hüsn-ü Cemâl sâhibiydi. İnsanlara karşı yumuşak huylu, tevâzû ve şefkât sâhibiydi. Başındaki saçları seyrek ve sesi inceydi.

Ondan önce Yahya ismiyle isimlendirilen olmamış ve ismi Allahü teâlâ tarafından bildirilmişti. Bu husus Meryem sûresi 7. âyetinde bildirilmiştir. Yahya aleyhisselam günahlardan temiz kılınmış olup, takvâ sâhibiydi. Tevâzu sâhibi olup itâatkar ve halim selîmdi. Yahya aleyhisselam doğduğu, öldüğü ve dirildiği günlerde Allahü teâlâ tarafından selâmete erdirildi. Bu husûsiyetleri Meryem sûresi 13, 14 ve 15. âyetlerinde bildirilmiştir.


Tebbet Suresi ve Anlamı

Tebbet suresi Kur’an-ı Kerim’in 111. suresidir ve 5 ayetten oluşur. Mekke döneminde Fâtiha suresinden sonra indirilmiştir. Adını ilk kelimesi tebbetten (elleri kurusun) alır. Sûrenin ilk üç âyetinde Peygamberimizin amcası Ebu Leheb’e beddua edilmekte, sahip olduğu servetin ve çocuklarının kendisini cehennem ateşinden kurtaramayacağı haber verilmektedir. Son iki âyette Ebû Leheb’in karısı Ümmü Cemîl Ervâ’nın da alev alev tutuşan cehenneme gireceği bildirilmektedir. Çünkü o Hz. Peygamber’e eziyet etmek için dikenler taşıyıp O’nun (s.a.v.) geçeceği yola sermekteydi.

Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb. Mâ ağnâ anhü mâlühû ve mâ keseb. Seyaslâ nâran zâte leheb. Ve’mraetühû hammâletel hatap. Fî cîdihâ hablün min mesed.

“Ebû Leheb’in elleri kurusun. Zaten kurudu. Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı. O, bir alevli ateşe girecektir, Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip olduğu halde sırtında odun taşıyarak karısı da (o ateşe girecektir).”