Seçmeli - Peygamberimizin Hayatı - 8.Sınıf - ÖZET

www.dindefterim.com

PEYGAMBERİMİZİN DİNDEKİ KONUMU – ÖZET

🖨️ ÖZET 1 PDF olarak indirmek için tıkla! ⬇️

🖨️ ÖZET 2 PDF olarak indirmek için tıkla! ⬇️

1. Peygamberimizin Vahyi İnsanlığa Ulaştırması

Yüce Allah’ın insanlara doğru yolu göstermek, emir ve yasaklarını bildirmek için kullar arasından seçtiği elçilere peygamber denir. Allah kullarından dilediğini peygamber olarak seçer. İnsanlar kendi gayretleriyle peygamber olamazlar.

Seçkin kişilik özelliklerine sahip olan peygamberler yaşadıkları toplumun bir parçasıdır. Onları diğer insanlardan ayıran en önemli özellik Yüce Allah'tan vahiy almalardır.

Yüce Allah’ın gönderdiği ilk peygamber Hz. Âdem, son peygamber ise Hz. Muhammed’dir (sav). Tüm peygamberler, Yüce Allah, Cebrail aracılığıyla kendilerine indirdiği vahyi hiç değiştirmeden insanlığa uluşturmak zorundadırlar. Buna da tebliğ denilmektedir?

Her peygamberde bulunan ortak özelikler vardır. Bu özellikler şunlardır: Sıdk: Doğruluk Emanet: Güvenilir olmak Fetânet: Akıllı ve zeki olmak İsmet: Günahlardan korunmuş olmak Tebliğ: Allah’ın (c.c.) bildirdiklerini hiç değiştirmeden insanlara bildirmek.

Peygamber Efendimiz (sav) kendisine peygamberlik görevi verildiği andan itibaren tebliğ görevine başlamıştır. Bu durum Kur'an-ı Kerim’de şu şekilde bildirilmiştir:

“...Senin görevin sadece tebliğ etmektir. Hesaba ekmek bize aittir.”

“Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan (insanların kötülüğünden) koruyacaktır.”

“(Allah’ın emirlerini) onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik...”


Peygamber Efendimiz (sav) tebliğ görevini yerine getirirken,

  • Kendisine indirilen vahiyleri hiç değiştirmeden insanlara bildirmiştir.
  • Allah’ın(cc.) “En yakın akrabalarını uyar.” emri üzerine tebliğe yakınlarından başlamıştır.
  • Her zaman hakki söylemiştir.
  • Sözleri, karsısındakinin seviyesine göre olmuştur.
  • Söylediklerinin daha iyi anlayabilmesi için sözlerini tane tane söylemiş, önemli gördüğü kısımları tekrarlamıştır.
  • Kaba ve kırıcı sözler söylememiş, karşısındakini küçümsememiştir.

Peygamber Efendimiz (sav) tebliği, ulaşabildiği kişilere kendisi anlatmış, ulaşamadığı toplumlara ise elçiler ve mektuplar göndererek iletmiştir. Bu daha çok Hudeybiye Barış Antlaşmasından sonra gerçekleşmiştir. Gönderilen elçiler gönderildiği toplumun dilini konuşan kişiler arasından seçilmiştir. Bazı hükümdarlar (Habeşistan ev Mısır gibi) bu mektuplara hediyelerle karşılık vermiştedir. Peygamber Efendimiz (sav) tebliğ görevini yürütürken birçok engelle karşılaşmıştır. Tüm bu engeller karşısında sabretmiş ve tebliğ görevini kararlılıkla sürdürmüştür.


2. Peygamberimizin Vahyi Açıklaması

Yüce Rabbimiz; emir ve yasaklarını bildirmek için her topluma bir peygamber göndermiş, Peygamber göndermedikçe de insanlara azap etmeyeceğini belirtmiştir. Peygamberler vahiyleri sadece bildirmekle kalmaz, aynı zamanda açıklar. Peygamberlerin vahyi açıklamasına teybin denir.

Peygamberimiz (sav) peygamberliğinin ilk yıllarında tebliğ faaliyetini gizlice yürütmüştü. Buna rağmen inananlar gizlice de olsa onun öğrettiklerini yerine getirmeye çalıştılar. Namaz farz kılındığında inananlara, namazın nasıl kılındığını öğreten peygamberimizdi. Böylece ilk günden Kur'an ayetlerini ümmetine yaşayarak açıklama görevini yerine getirmişti?

Peygamberimiz (sav), ümmetine ibadetlerin yani sıra evlilik, boşanma, miras, haram-helâller ve ticaret gibi daha pek çok konuya işaret eden ayetlerle ilgili de açıklayıcı bilgiler vermiştir. Örneğin, “Allah alışverişi helal, faizi haram kıldı.” ayetinden her türlü alışverişin helal olduğu anlaşılmasa rağmen domuz ve içki satışını yasaklayarak buna birtakım sırlamalar getirmiştir.

Şurası muhakkaktır ki Kur'an-ı Kerim'deki bazı ayetlerin anlamı açıktır, hemen herkes tarafından kolayca anlaşır. Bazı ayetlerin anlamı ilk okuyuşta anlaşılmaz, açıklanması gerekir. Hz. Peygamber (sav) teybin görevi gereği, ihtiyaç duyuldukça bu ayetlerin insanlar tarafından doğru anlaşılması için gerekli açıklamaları yapmıştır.

Örneğin zekâtla ilgili olarak Yüce Rabbimiz “...Zekâtı verin…” buyurmaktadır. Zekâttın hangi aralıklarla, ne oranda verileceği hakkında Kur'an-ı Kerim'de bilgi verilmemiştir. Peygamberimiz (sav) zekâtla ilgili olarak “Üzerinden bir yıl geçmedikçe o maldan zekât yoktur” buyurarak zekâtın ne kadar sürede verileceği konusuna açıklık getirmiş, böylece bu ibadetlerin daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır.

Yine Kur'an-ı Kerim'de “Namazlara ve orta namaza dikkat edin.” buyrulmaktadır. Peygamberimiz (sav), “orta namaz” ile ikindi namazının kastedildiğini açıklayarak bu ayetin daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır.

Yüce Rabbimiz tarafından üstün özelliklerle donatılan ve seçilen Hz. Peygamber (sav) Kur’an’ın ilk muhatabı olarak Kur’an’ı en iyi anlayandır. Dolayısıyla vahyi bizlere en iyi açıklayandır.

Peygamber Efendimiz (sav) kendisine indirilen Kur'an'ı hem sözlü hem de uygulamalı olarak açıklamıştır. Kendisine indirilen vahiyleri hayatına tatbik eden Hz. Peygamber'in (sav) yaşantısı Kur’an’ın en güzel açıklamasıdır. Bizler Kur’an’ı en iyi şekilde anlamak ve İslam’ı en güzel şekilde yasamak için Hz. Peygamber'in (sav) bu açıklamalarına uymalıyız.

3. Peygamberimizin Hüküm Koyması

Peygamber Efendimizin yaşantısı, uygulamaları, koyduğu hükümler vahiyden bağımsız değildir. O, kendisine vahyedileni yaşamının her alanında uygulamış, yasadığı toplumda ortaya çıkan sorunlara vahyin rehberliğinde çözümler üretmiş ve hükümler koymuştur. Peygamberimizin su içme adabından miras hukukuna kadar hayatin her alanında ortaya koyduğu bu hükümlerin kaynağı vahiydir. Tüm Müslümanlar, Hz. Peygamber'in koyduğu bu hükümlere tâbi olmak(uymak) zorundadır. Zira, Allah “Allah ve Resul'ü bir ise hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur...” buyurmuştur. Bu bağlamda Resulullah'ın hüküm koymasına teşri denir. Ramazan ayında fıtır sadakası (fitre) verilmesi, yırtıcı hayvanların etlerinin haram oluşu gibi uygulamalar Peygamber Efendimiz’in hüküm koymasına örnektir.

Peygamberimiz Kur’an’da yerine getirilmesi emredilen ibadetlerimizin uygulanmasına yönelik olarak da hükümler koymuştur. Örneğin farz kılınan orucun kimlere farz olduğu, başlangıç ve bitiş zaman, orucu bozan ve bozmayan haller hakkındaki hükümler Peygamberimiz tarafından bildirilmiştir. Zekâtla ilgili olarak da zekâtın nisabı (Nisap Miktarı) ve servetin zekâta tabii olması için gereken zamanın tespiti Peygamberimiz tarafından düzenlenmiştir. Farz olan haccı ömürde bir defa yerine getirilmesiyle ilgili hüküm de Peygamberimiz tarafından bildirilmiştir.

“Hayır, Rabbine yemin olsun ki onlar aralarında meydana gelen anlamazlarda seni hakem yapmadıkça sonra da verdiğin hükümlere içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan tamamen teslim olmadıkça gerçek mümin olamazlar.” (Nisa suresi, 65, ayet.)

“...Kim Allah'a ve Resul'üne itaat ederse, Allah onu içinde ırmaklar akan cennetlere koyar; onlar orada ebedi olarak kalırlar. Asil büyük kurtuluş iste budur”

“(Resul'üm!) De ki eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin.”

"O kendiliğinden, heva ve hevesinden konuşmaz. O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir."


Peygamberimiz (sav);

  • Vahye dayanarak hüküm vermiştir.
  • Bilmediği konularda susmuş, o konuyla ilgili vahyin gelmesini beklemiştir.
  • Kur'an'daki ayetleri açıklamıştır.
  • Bütün islerde kolaylaştırıcı olmayı öğütlemiş, kendisi de her zaman kolaylaştırıcı olmuştur.


4. Peygamberimizin (s.a.v.) Vahyi Yaşayarak Öğretmesi

Hz. Peygamber kendisine ilk vahiy geldiği andan itibaren Allah'ın (c.c.) elçiliği görevini yerine getirmiş, yaşantısıyla bizlere en güzel örnek olmuştur.

Kur'an-ı Kerim'de Allah Resulü'nün (s.a.v.) bu özelliğine, “Ant olsun ki Resulullah sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir?” ayeti ile dikkat çekmiştir.

Peygamberimize (s.a.v.) uymak, onu sevmek ve onu kendimize rol model almak Rabb'imizin bize emridir. Allah (c.c.) Kur'an-ı Kerim'de “Namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, müminler üzerine vakitleri belirli bir farzdır.” buyurmuştur. Ancak Kur'an-ı Kerim'de namaz için nasıl abdest alınacağını, rekat sayıları ve namazın kılınışı ile ilgili bilgi verilmemiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) namazın kılınışını uygulamalı olarak ashabına öğretmiştir.

Mekke'nin Fethi sırasında, orada on sekiz gün kalan Peygamberimiz (s.a.v.) namazları ikişer rekât olarak kıldırmış ve arkasına dönüp cemaate, “Ey Mekkeliler! Siz namazları dörder rekât olarak kılın, Biz Medineliler seferiyiz (yolcuyuz)" buyurmuştur. Peygamberimiz (s.a.v.) bu uygulamasıyla yerleşik olanların, seferi olanın ardında namaz kıldığı zaman namazlarını nasıl tamamlayacağını ashabına öğretmiştir. Aynı şekilde Veda Haccı sırasında müminlere seslenmiş, “Haccı benden alınız, benim yaptığım gibi yapınız” buyurmuş, hac ibadetinin yapılışını da ashabına öğretmiştir.

Peygamberimiz (s.a.v.) hayatı boyunca Kur'an'a uygun bir yaşantı sürmüş olup inanç, ibadet ve ahlak alanlarında İslam'ın uygulayıcısı ve öğreticisi olmuştur. O, ibadetlerin Allah (c.c.) için yapılması gerektiğini belirterek Allah'a (c.c.) itaat ve teslimiyeti, kul olma bilincini örnek yaşantısıyla bizlere öğretmiştir.

Bir ayette de, “Artık siz beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, bana nankörlük etmeyin!” buyrulmaktadır. Rabb'imizin bu emrini hayatına en güzel şekilde nakşetmiş olan Peygamberimiz (s.a.v.) geceleri ayakları şişinceye kadar ibadet etmiş; kendisine, “Ya Resulullah! Allah sizin günahlarınızı affetmiştir. Kendinize bu kadar yüklenmeyiniz” diyen eşi Hz. Aişe'ye, “Allah'a şükreden bir kul olmayayım mı?” diye cevap vermiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) bu davranışıyla Allah'a (c.c.) şükretmenin aynı zamanda bir ibadet olduğunu bizlere yaşayarak öğretmiştir.

“Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” buyuran Peygamberimiz (s.a.v.) davranışlarıyla iyi bir kulun taşıması gereken tüm özellikleri göstermiştir. O, yaşamı boyunca dürüst ve güvenilir bir insan olmuştur. Allah'ın (c.c.) “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar” ayeti üzerine “Doğru olunuz, doğruluğa yöneliniz.” buyurarak insanları doğru olmaya teşvik etmiştir. Bununla beraber

Yüce Rabb'imiz Kur'an-ı Kerim'de, “Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir.” buyurmaktadır. Peygamberimiz (s.a.v.), müşriklerin her türlü baskı ve eziyetlerine sabretmiş, bu davranışıyla müminlere örnek olmuştur. Kur'an'ın “Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma...” ayeti uyarınca cömertliği ilke edinen Peygamberimiz (s.a.v.), kendisinden bir şey isteyeni geri çevirmemiştir. Bizler de yaşantımızın her alanında Peygamberimizi (s.a.v.) kendimize örnek almalıyız.


PDF İndir!